KeremMeteKerem
Kerem Cömert - Kerem Kadakal

22. Turkce Odevi

Konu : Sanayileşmenin olumlu ve olumsuz yönleri
Ne zamana ? : 21 Mart 2012
Not : Farklı ödevler buldum, istediğinizi yazın.

ÖDEV 1


Sanayileşmeyle birlikte
kimyasal gübre ve ilaç kullanımındaki artışlar da suları kirletmeye başlamıştır. Böylece ortaya 
çıkan kirlenmenin üretim ve tüketim faaliyetleri sonucunda oluştuğu ortaya çıkmaktadır
A) SANAYİ ATIKLARI
Sanayinin gelişmesiyle birlikte, kirletici türleri ve miktarları artmıştır. Bu kirleticiler suları da
kirletmeye başlamıştır. Sanayi kuruluşlarının sıvı atıkları suları kirletmektedir. Farklı sanayi
kuruluşlarının kirletici etkileri ve dereceleri de farklıdır.
SU KİRLİLİĞİ VE KİRLİLİĞE KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER 
Su kirliliği , doğada temiz olarak bulunan suyun insan eliyle doğrudan ya da insan yaşamı
için üretim yapan kuruluşlar tarafından kirletilmesidir.20. yüzyılda sanayileşmenin hızlanması
ve insan sayısının artması su kirliliğini de sonuçları tehlikeli olacak kadar arttırmıştır.
1. Şehirlerdeki Atık Suların Arıtma Tesisinde Arıtılmadan Nehirlere,Göllere ve 
Denizlere Verilmesi:
Suların hijyenik açıdan kirlenmesine neden olan organizmalar, genellikle hastalıkla veya
hastalık taşıyıcı olan hayvan ve insanların dışkı ve idrarlarından kaynaklanır. Bulaşıcı etki ya
bu atıklarla doğrudan temasla ya da atıklarının karıştığı sulardan dolaylı olarak gerçekleşir. 
İçme suyu temini açısından hijyenik kirlenme önemli bir sorun oluşturmaktadır.Su yakınlarına 
hayvan barınağı yapılmamalı,mezarlıklar sulardan uzağa yerleştirilmelidir. 
Ölmüş hayvan ve bitki artıkları ile tarımsal artıkların yüzeysel sulara karışması sonucunda da
kirlenme ortaya çıkmaktadır. Bu yolla su kirlenmesini önlemek için bitki ve hayvan artıklarının 
sulara verilmemesi ya da suların yakınlarında yok edilmemesi gerekir. 
Ayrıca,sentetik deterjanlar içerdikleri fosfatlar ile yüzeysel sularda kirlenmeye neden 
olmaktadır. Evsel atıkların mutlaka özel tesislerde arıtılması gerekmektedir. 
2. Fabrikalardaki Atıklarda Bulunan Ağır Metallerin Suya Karışması: 

Çeşitli endüstri faaliyetleri sonucu oluşurlar ve fenol, arsenik, siyanür, krom, kadmiyum gibi
toksik
maddeler içerirler. Önlem olarak fabrikalar sulardan uzağa kurulmalı,sanayi atıklarını
sulara vermeleri önlenmeli. Her fabrikanın artıklarını arıtması için tesisler yapması
sağlanmalıdır. 
3.Tarımsal Alanlarda Kullanılan İlaçların Nehirlere Karışması: 
Tarımda kullanılan böcek ilaçlarının suya karışması, içtiğimiz su için tehlike yaratır. Bu 
sularla sulanan besinleri yediğimizde tarımsal ilaçların maddeleri bizim vücudumuza girer. Bu 
sularla sulanmış otları yiyen hayvanlar da hastalanırlar. Tarlaların yeterli miktarda ve
çevreye zarar vermeyen kimyasalları içeren ilaçlarla ilaçlanması sağlanmalıdır. 
4.Gemilerin Çöplerinin ve Atık Sularının Denize Dökülmesi: 
Denizlerimizde dolaşan yerli ve yabancı gemilerin gezileri sırasında toplanan çöplerini 
denize boşalttıklarını görmekteyiz. Ayrıca bu gemilerin atık sularını
da arıtmadan 
denizlerimize döktükleri gözlenmiştir. Bu konuda büyük cezalar getirilerek denizlerimizin
kirlenmesi önlenmelidir. 
5.Batmış Gemilerin Artıkları ve Petrol Kirliliği: 
Denizlerde batan gemilerden denize dökülen metal parçaları ,eşyalar ,kimyasal maddeler ve 
sızan petrol doğayı kirletmektedir. Deniz kıyılarında gemi tamir ve söküm yapılması da kirlilik 
yaratmaktadır. Tankerler veya boru hatlarıyla taşınan petrolün kazalar sonucunda yüzeysel
sulara karışmasının yarattığı olumsuz etkiler açısından önem taşımaktadır. Bugün suların en 
ciddi ve düşündürücü kirlenme şekli, petrol ve petrol ürünlerinin su üzerinde ince bir tabaka 
teşkil etmeleriyle meydana gelir. Denilebilir ki çevre bakımından en önemli sorun da budur.
Petrol ve benzeri maddeler suda erimediklerinden dağılıp büyük su kitlelerinde kaybolmazlar. 
Aksine suyun yüzeyine yayılırlar. Kaza sonunda suya dökülen büyük miktarlardaki petrol vs 
ürünlerini büyük oranda toplayabilen pek çok usuller bulunmuştur. Akaryakıt sızıntısını
önleyecek önlemler alınmalıdır. Zararların önlenmesi için ağır para ve işten uzaklaştırma
cezaları verilmelidir. Deniz kenarlarında fabrikalar yapılması engellenmelidir. Gemi tamir ve
sökme işletmelerinin deniz kenarlarında yapılmaması için önlemler alınmalıdır 
.
6.Nükleer Atık Taşıyan Gemilerin Batması: 
Nükleer atık taşıyan gemilerin batması sonucu sızan nükleer maddeler suya karışmakta
büyük bir doğa kirliliği oluşturmaktadır. Ayrıca radyoaktif kirlenme hastanelerden, araştırma
kuruluşlarında ve bazı endüstri dallarından da kaynaklanabilmektedir. Nükleer silah
denemeleri sonucunda artan radyoaktivite, yağmur sularım da kirletmekte ve bunun sonucu
olarak yüzeysel sular, radyoaktif kirlenmeye maruz kalmaktadır. Su kaynaklarından çok 
uzaklarda nükleer denemeler yapılmalı ,fabrikaların bu tür atıklarını suya bırakmalarına
büyük cezalar verilmelidir. 
7.Denizlerde Açılan Petrol Kuyuları,Bu Kuyularda Meydana Gelen Yangınlar ve 
Kazalar Sonucu Suya Petrol Karışması: 
Deniz yüzeyinden her türlü kirletici madde sürekli olarak sahillere de dağılmaktadır. Özellikle 
yağlar, katranlar ve benzer maddeler kıymetli sahilleri, plajları ve her türlü bina ve tesisi
fiziksel olarak kirletmekte ve maddi hasarlara sebep olmaktadır. Deniz içinde yapılan petrol 
aramaları ve petrol çıkarma kuyuları ile buralarda meydana gelen yangın ve kazalar sonucu
petrol su yüzeyine dağılmaktadır. 
Doğada,suların yüzeyine yayılan akaryakıtın sebep olabileceği sorunları kısaca şöyledir: 

1)Suların atmosferden oksijen emmesi zorlaşır, suların kalitesi düşer, yani canlı varlıklar 
için gerekli koşullar bozulur. 
2)Su yüzeyindeki ince zar, su ile atmosfer arasındaki ısı alışverişini de etkiler. 
3)Su üzerindeki ince sıvı tabakası deniz kuşlarının yüzme olanaklarını etkileyebilir, hatta 
tamamen yok edebilir. Son yıllarda martı vs. kuş ölülerine sık bir şekilde rastlanmasının 
nedeni budur. 
4) Denizde yaşayan her türlü bitki ve hayvanın yaşamalarını sürdürmeleri ve üremeleri, 
sulardaki kirlenmelerle orantılı olarak zorlaşıyor. 
5) Deniz yüzeyinden her türlü kirletici madde sürekli olarak sahillere de dağılmaktadır.
Özellikle yağlar, katranlar ve benzer maddeler kıymetli sahilleri, plajları ve her türlü bina ve 
tesisi fiziksel olarak kirletmekte ve maddi hasarlara sebep olmaktadır.Bu etkenin ortadan 
kaldırılması için denizlerde petrol araması ve çıkarılması önlenmelidir.



ÖDEV 2


OLUMLU

İhracat ve ithalat artar ve ekonomiye katkı sağlanır.Dış ticaret ve iç ticareti hareketlendirir.Üretim artar ve seri üretime geçilir.Sanayileşme 18'inci yüzyılın sonlanyla 19'uncu yüzyılın başlarında İngiltere'de or­taya çıkmıştır. XV-XVI. yüzyıllarda oluşan fikri ve maddi değişikliklerin etkisiyle baş­ta ticaret olmak üzere, çeşitli ekonomik faa­liyetlerin ve düşüncenin çok yönlü ve bü­yük ölçüde bir değişmeye ve gelişmeye ko­nu olması, sınai faaliyetlerin de kaçınılmaz bir sonuç olarak pek kısa bir süre içerisinde hızlı bir gelişme göstermesine neden ol­muştur. Özellikle her geçen gün biraz daha gelişen sömürge ticareti el emeğinin yerine makine kullanmak ihtiyacını doğurmuş­tur.

Makineleşme yolunda ilk adımı İngilte­re atmıştır. Çünkü ingiltere bu yüzyıllarda sanayi Icşebilmcn in hemen hemen bütün imkânlarına sahip bulunuyordu. İngilte­re'nin sahip bulunduğu bu imkânlar şunlar­dır: Büyük bir deniz ticaret filosunun bulunması, denizaşırı geniş bir müstemleke piyasası, sınai tecrübe için yeteri kadar ser­maye, coğrafi, siyasi ve içtimai şartların el­verişliliği, bol ve ucuz emek ve son olarak fikri ve hukuki ortamın müsait olmasıdır. Bununla birlikte 16. yüzyılda başlayan ge­lişmeler sonucunda ingiltere tarımında pa­zar için üretim yaygınlaşmış, kapitalist üre­tim ilişkileri egemenlik kazanmış ve bu eği­limlere bağlı olarak üretimde verimlilik ar­tışları hızlanmaya başlamıştır. Tarımsal ke­simde kapitalist üretim ilişkileri gelişirken pek çok köylü üretici topraklarından kopa­rılmış, ya kırsal alanlarda ücret karşılığı ça­lışmak, ya da kentlere göç etmek zorunda kalmışlardır. Böylece kapitalist sanayinin en önemli koşullarından biri olan mülksüz-leşmiş emekçiler ordusu da yaratılmıştır. Öteyandan geleneksel teknolojiye daya­nan, basit el aletlerini kullanan ve imalatha­neler çevresinde örgütlenen mamul mallar üretimi kırsal alanlarda yayılmaktaydı. Ma­mul mallar üretiminin gelişmesiyle birlikte sermaye birikimi de önemli ölçüde artmıştı. Tarımdaki ve mamul mallardaki üretim ar­tışları, ulaştırma alanındaki gelişmelerle birleşince, iç ticaret büyüyor; İngiltere'de bir ulusal ekonomi ve ulusal pazar oluşu­yordu. İngiliz hükümetleri de yerli üretimi korumak için gerektiğinde korumacı politi­kalar izlemekten kaçınmıyorlardı, örneğin 18. yüzyıl boyunca Hindistan'ın ucuz emek kullanarak üretilen pamuklu kumaşlarının İngiliz pazarlarına girişine izin verilmemiş­tir.
Sanayileşmeyi hazırlayan icatlar ise önce tekstil alanında olmuştur. Böylelikle maki­neleşme hareketinin ilk başladığı alan teks­til sanayiidir. Daha sonraları kömür üreti­mi, demir-çelik gibi dallar da önem kazanaçaktır. Ancak sanayi devrimi denilince akla herşeyden önce pamuklu tekstil gelmekte­dir.
İngiltere önceleri, İhtiyacı olan pamukla kumaşları Hindistan'dan ithal ediyordu. Fa­kat sonradan dahilde imal edilen yünlü ku­maşların kullanılması amacıyla pamuklu kumaş ithalatı yasaklandı. Bunun üzerine halkın ihtiyacı olan kumaşlar ülke içinde üretilmeye başlandı. Fakat, bu konuda yete­ri kadar kalifiye işçi olmadığı gibi, olanlar da yüksek ücret istiyorlardı. İşte bu durum pamuklu kumaş imal eden iş adamlarını makineleşmeye yöneltti. Böylelikle İcatlar birbirini izlemeye başladı. Maden endüstri­sindeki ilk gelişmeler ise önce "demir" de olmuştur. Dokuma endüstrisinin hızlı bir gelişme göstermesi karşısında odun kömü­rü ile çalıştırılan yüksek fırınlar bu ihtiyaca cevap veremeyince İngiltere; İsveç, Al­manya ve Norveç'ten demir ithal etmek zo­runda kalmıştır. Bu durum kaçınılmaz bir zorunluluk olarak demir sanayicilerinin üretimlerini arttırmaya, bunun için de bu konuda bazı buluşlar yapmaya zorlamıştır. Diğer taraftan, yüksek fırınlarda yakıt mad­desi olarak odunun kullanılması dolayısıyla ormanların büyük ölçüde azalması da sana­yicileri demir üretiminde yeni usuller bul­maya zorlamıştır. Bu nedenlerle demir en­düstrisinde önce maden kömürü kullanıl­maya başlanmıştır. Fakat o zamanki ilkel metotlarla yeraltından maden kömürü çı­karmak çok zordu. Çünkü ocaklarda hem grizu tehlikesi vardı hem de ocakları basan sulan boşaltabilmek mümkün olmuyordu. Diğer taraftan kömür; yüksek fırınların iç­yüzlerinde kalın tabakalar meydana getire­rek fırınlan kullanılmaz hale getiriyor ve böylelikle verim büyük ölçüde düşüyordu.
Maden kömürünü yakıt olarak yüksek fırın­larda en verimli şekilde kullanabilmeyi ilk düşünen ve bu konuda çalışmalar yapan Dud Dudly' dir. Ancak uzun süren çalışma­lara ve gösterilen çabalara rağmen Dud Dudly'nin çalışmaları başarıyla sonuçlan­madı. Bununla beraber bu konudaki çalış­malar durmamış ve daha yıllarca devam et­miştir. Görüldüğü gibi "kömür" ve "demir," sınai gelişmenin başlıca iki unsuru olmuş­lar ve bu iki maddeyi yeterli ölçüde elde et­meye muvaffak olan ülkeler, Yeniçağın zengin ve sanayileşmiş ülkeleri haline gel­mişlerdir.
Sanayileşme alanındaki gelişmeyi sağ­layan icatların meydana geldiği diğer bir alan ise "makine imalaü"dır. Ortaçağın sa­nayi faaliyeti makine yerine el emeğine ve basit aletlere dayanıyordu. Makine niteliği ni taşıyabilen bazı aletler ise rüzgâr ve su gi­bi tabiat kuvvetlerinden yararlanılarak ça­lıştırılıyordu. Fakat bu kuvvetler makineli bir sınai faaliyet için yeterli değildi. Çünkü su her yerde bulunamıyor, rüzgâr ise her za­man olmuyordu. Böylelikle sınai faaliyet­lerde makinanın yer alabilmesi için buharın kullanılmasına kadar beklenilmiştir.
Nitekim "James Watt"ın 1781 yılında buharla işleyen makineler konusunda elde ettiği üstün basan, XVII. yüzyılın sonlarına ulaşıldığında insanları artık ilkel araç ve yöntemlerle çalışmaktan kurtarmıştır.
Sanayi Devrimi'nin basanlarının yanısı-ra, İngiltere'deki maliyetlerine de değin­mek gerekiyor. Bu maliyetleri ilk aşamada İngiliz emekçileri yüklenmiştir. Kırsal alanlardaki sanayinin büyük bir hızla kent­lere aktarılması, olumsuz çevre koşullan» mn yükünü işçilerin omuzlanna yüklemiş­tir. Öte yandan, makine kullanımının yay-gınlaşması, kırsal alanlarda el tezgahların da üretim yapan yüzbinlerce dokumacının işsizliğe ve yoksulluğa terkedilmesİ anla­mına gelmiştir. Ayrıca, fabrikalarda ça­lışmaya başlayan işçilerin; sanayi devrimi­nin gerçekleştirdiği üretim sıçramasından uzun bir süre yararlanamadıkları anlaşıl­maktadır. 1760'larda başlayan üretim ve ve­rimlilik artışlarına ve hızla yükselen kârlara karşın, ingiltere'de işçi ücretleri 19, yüzyı­lın ikinci yansına kadar önemli artışlar gös­termemiştir. 19. yüzyılın başlarından itiba­ren sanayi devrimi ingiltere'den Kıla Avru-pası'na sıçradı. Fransa, Belçika, Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkeleri bir yandan yerli sanayilerini İngiliz mallarının rekabe­tine karşı korurken, öte yandan da makine kullanan fabrika düzenine geçmeye başla­dılar. Kısa bir süre sonra da İngiltere ve di ğer Batı Avrupa ülkeleri, ucuz tarımsal mallar ve mamul mallan için pazar arayışı içinde, dikkatlerini dünyanın geri kalan bölgelerine çevirdiler.


OLUMSUZ



Endüstri devrimi gerçekte insanlık için bir devrim mi? İsmi  doğa  adına sorgularsak 'endüstri felaketi' olarak yeniden tanımlanabilir. Sanayileşme, nüfus artışı, sömürgecilik ve günümüz kapitalizminin empoze ettiği kitle mesajı 'Daha Fazla Tüket!' ile birlikte artan ihtiyaç fazlasi tüketim, refah toplumlarının bilinçsiz ve aşırı kaynak kullanımları gibi birçok etken sonucu insanoğlunun faydası için önemli görünen endüstri devrimi aynı  zamanda çevre felaketlerinin de başlangıcı oldu. Asit yağmurları, Çernobil faciası, iklim değişiklikleri, kuruyan göller, nesli tükenen canlılar, buzulların erimesi, sel felaketleri, kuraklık, salgın  hastalıklar , göçler ve su savaşları gibi pek çok yaşanan ve yaşanacak senaryolar endüstri devrimi sonucu. Doğa, insanoğlunun verdiği zararı ve bozduğu dengeyi yeniden düzeltmek için endüstri devrimini geri çevirmeye çalışıyor. Endüstri devriminin zararlı sonucu olarak doğa üzerinde yarattığı bu tahribat direkt olarak dünya tarihinde yeni bir sayfa açacak.



KAYNAKLAR
gizemlikapi.com
msxlabs.org
delinetciler.net




Daha kısa yazılar bulamadım. Yazıları da kısaltıp bozmak istemedim uzun yazmak istiyorsanız yazın ama istemiyorsanız bence kendiniz kısaltın.



HAZIRLAYAN : KEREM CÖMERT

  
         



Bu resim ekranı genişleterek daha kolay yazmanız için koyulmuştur.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol